Kahramanmaraş depreminde kurtarılan Serpil Teyze ile Muhammed’in hikayesi
Yüzyılın felaketi Kahramanmaraş depreminde AFAD gönüllüsü olarak Aksaray’dan bölgede görev yapmak üzere giden Doktor Nihan Başaran, deprem sırasında 2 saat arayla kurtardığı Serpil Teyze ve Muhammed’in kurtarılma hikayelerini gözyaşları içinde anlattı. deprem.
Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen ve 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem nedeniyle 11 ilde çok sayıda bina yıkıldı, binlerce vatandaş hayatını kaybetti. Depremin ilk anından itibaren AFAD’ın talimatıyla deprem bölgesine ekipler gönderildi. Yıkımın merkez üssü Elbistan’a görevlendirilen Aksaray AFAD ekipleri, çok sayıda vatandaşın enkaz altından sağ olarak kurtarılmasını sağladı. Aksaray ekibinde gönüllü olarak görev yapan Doktor Nihan Başaran, depremin yıl dönümünde yaşadıklarını gözyaşlarıyla anlattı. Depremin 84. ve 86. saatlerinde hayata tutunan 53 yaşındaki Serpil Teyze ve 9 yaşındaki Muhammed Emin’in kurtarılma hikayelerini anlatan Tabip Başaran, yaşadığı sahneleri hem keyifle hem de keyifle aktardı. üzüntü.
Tabip Başaran, deprem haberini aldıktan sonra Aksaray AFAD’ın kurduğu gruba katılarak kısa süre sonra yola çıktıklarını belirterek, “Asrın felaketi olan 6 Şubat depreminden sonra kısa sürede kendimiz bir ekip oluşturmaya başladık. Olayı duyduk. Ardından Aksaray’dan Elbistan’a doğru yola çıktık. Gece “Saat 23.00’e geldiğimizde tarif edilemez bir olayla karşılaştık. Tamamen harabeye dönen bir şehir, insanlar, ölenler, hepimiz için travmatik bir süreçti. Ancak gece olur olmaz ekibim ve ben sahayı taramaya başladık. Öğleden sonra ekiplere katıldık. Orada saha çalışmalarına başladık” dedi.
Herkesin umudunu kestiği enkazdan Serpil Teyzeyi bir tıkla kurtardı.
Herkesin umudunu kestiği enkazda sesini elektronik cihazların bile duyamadığı Serpil Teyze’nin çıtırtısını duyan Tabip Başaran ve ekibi, 84. saatte yürütülen kurtarma çalışmalarını anlattı. Doktor Başaran, “İlk sabah molozların arasında bir tık sesi duyduk ve ilk başta inanamadık. Çünkü tamamen harabe halindeydi. Daha sonra sesi dikkatlice dinlediğimizde betona çarpan bir ses duyuldu. Pes etmedik ve devam ettik. Herkes bize orada umut olmayacağını söyledi, ses “Kayıtları dinlediğimizde yoktu ama biz devam ettik. Saatlerce denedik. Sonunda merdiven boşluğunda 53 yaşındaki Serpil hanıma ulaştık. Ona ulaştığımızda bilinci kapalıydı ve kırılmıştı. Serpil Teyzeyi tüm gruplarla birlikte kontrollü bir şekilde hayata döndürdük” diye konuştu.
“Enkazın içinden geçerek talimatları takip ettik ve 9 yaşındaki Muhammed’in güvenli bir şekilde dışarı çıkmasına yardım ettik.”
Serpil Teyze’nin kurtarılmasının hemen ardından bir canlı haber daha aldıklarını, AFAD gönüllüleriyle otostop çekerek enkaz alanına gittiklerini ve 9 yaşındaki Muhammed’i kurtardıklarını anlatan Hekim Başaran, “Sonra bir haber daha geldi. 9 yaşında bir çocuğun haberi. O sırada AFAD ekibindeydim.” Oradaydım. Gidecek yolumuz yoktu ve yollar tamamen kapalıydı. Yavuz ve ben hızla otostop çekip diğer enkazın yanına gittik. Biz gittiğimizde başka doktor yoktu. Hızla olay yerine ulaştık. Anne ve 2 çocuğu da oradaydı ancak anne ve çocuklarından biri hayatını kaybetmişti. Samsun ekibiyle “Orada birlikte enkaza girdik. Enkazın içinden ilerledik ve talimatlara uyduk. Muhammed’i sağlıklı bir şekilde çıkarmayı başardık. Vücudunda çok sayıda kırık vardı ve çok susuz kalmıştı. Hızla damarı açtık.” Muhammed’e ulaşıp stabilize ettikten sonra onu ambulansa naklettim” dedi.
“Yerine kendi çocuklarını getirdiği çocuğun ilk isteği çay oldu.”
Muhammed Emin’i enkazdan çıkardıktan sonra ambulansta gözyaşları içinde konuşarak sakinleştirmeye çalışan Doktor Başaran, kendi çocuklarının yerine koyduğu Muhammed ile konuştuklarını anlattı. Başaran, “Benden tek istediği çay içmemdi. Hastaneye götürdükten sonra tabi ki çay yasaktı ama biz onu sulayarak, vücudunun stabilitesini sağlayarak, rahatlatarak sağlığına kavuşturduk. Yani” , bunu hatırlarken bile gözyaşlarımı tutamıyorum. Ambulansta Muhammed ile konuşurken kendi çocuklarımı düşündüm. İkisini de anneme verdim. Onu ona emanet ettim ve gittim. O an hala aklımdan çıkmıyor. Çünkü hayatta kalmaya çalışıyordu. Kafasında kırıklar var. Elini tuttum ve “Ne istiyorsun?” dedim. “Onu kurtardığımıza sevindim. Allah bir daha yaşatmasın” dedi. -AKSARAY